8 Nisan 2015 Çarşamba

İhanet eden kadın hikayesi

İhanet eden kadın hikayesi gerçek ve yaşanmış bir hikayedir. İlginç bir aldatma öyküsü olan ihanet eden kadın hikayesi ten, seks ve tutkuyu anlatır. Güzel bir kadın ve yakışıklı bir erkeğin arasında yaşanan cinsel çekimdeki tek engel kadının evli olmasıydı. Özgün ve gerçek bir ihanet hikayesi olan ihanet eden kadın hikayesinde yaşananlar dışarıdan birinin anlatımıyla sizlere aktarılmaktadır.

Evli ve 10 yaşında erkek bir çocuk sahibi olan Cansel, güzelliğinin zirvesinde, 35 yaşında, 1.65 boyunda, 50 kilo, eski bir güzellik uzmanıdır. Atabey beyle evlendikten sonra işini bırakmış ve kendini tamamen evliliğine ve oğlunun gelişimine adamıştır. Atabey ile evliliğinde mutludurlar. Eşi Atabey ise, bir alışveriş merkezinde müdür olarak çalışmaktadır. 37 yaşında ve oldukça yakışıklı bir adamdır. İşyerindeki tüm kadınların ilgisini üzerine çekebilecek atletik bir vücudu vardır.
Yeni satın aldıkları dubleks bir eve taşınmışlar, eksiklerini gidermeye çalışmaktadırlar. Atabey bey, evin elektronik bağlantılarını yapmak üzere Serkan ile anlaşmıştı. Atabey, Serkan’la haberleşerek evin ihtiyacı olan işleri tek tek sıralamış, evin adresini vererek ertesi gün sabah 08:00’de evde buluşmak üzere anlaşmışlardır. Serkan saat 08:00’de dubleks evin kapısını çaldı. Atabey kapıyı açarak hoş geldin dedikten sonra Serkan’ı içeri davet etti. Beraber evin içindeki bağlantı yapılması istenilen odaları gördükten sonra salona geçtiler. Cansel, mutfakta kahvaltı masasında eşini ve işi yapacak olan ustayı beklemeye başlamışlardı. Kısa bir tanışma faslından sonra Serkan hemen işe koyulmuş, Atabey de işe gitmek üzere evden ayrılmıştı.  Serkan, 1.80 boyunda ve atletik biriydi. Daha önce basketbol oynadığı için hala çevikliği yerindeydi. Yaptığı işin beden gücü istemesi, haftada iki kez yaptıkları halı saha maçları ve düzenli olarak her sabah çıktığı koşular sayesinde formunu korumayı başarabilmişti. Serkan elindeki işi söz verdiği tarihte teslim etmek için acele ederken yanındaki çırağına sürekli talimatlar yağdırıyordu. O esnada evin içinden bir çığlık sesi duydular. Koşarak mutfağa doğru gittiklerinde mutfak dolabının tavan ile bağlantı noktasına tutunmuş olan Cansel'i gördüler. Hemen altında devrilmiş  üç ayaklı bir merdiven duruyordu. Serkan hemen Cansel'i belinden kavrayarak korkmaması gerektiğini, kendisini tutacağını söyledi. Kıvrak bir hareketle Cansel’i belinden tutup ellerini bırakmasını istedi. Çırak Mustafa ise yerdeki merdiveni kaldırarak olası bir ikinci kazayı önlemek istedi. Cansel o kadar korkuyordu ki, titreyen vücuduna tezat olarak parmakları dolabın üstündeki çıkıntıya adeta kilitlenmişti. Mustafa’da Cansel’e seslenerek korkma abla, ustam güçlüdür. Kendini ona bırakabilirsin, sizi tutacaktır dediği sırada daha fazla gücü kalmayan Cansel kendini Serkan’ın kollarına bıraktı. Serkan 50 kiloluk bu kadını kolayca aşağıya indirdi ve sakin olmasını söyleyerek geçtiğini belirtti. Bir sandalye uzatarak oturmasını ve derin nefes alarak korkusunun geçmesini beklerken bir bardak su uzattı. Cansel’in korkuyu üzerinden attığını görerek tekrar işinin başına dönen Serkan, Mustafa’yı kablo kutusuna gönderdi.

Cansel eşine aşık değildi belki ama onu seviyordu. Evliliğini ve oğlunu çok önemsiyordu. Atabey eşini de yanına alarak Serkan’a teşekkür etmek üzere birlikte salona indiler. Serkan tüm titizliğiyle işine yoğunlaşmış bir şekilde çalışmaya devam ediyordu. Atabey elini Serkan’a uzatarak teşekkür etti ve Serkan’ın elini sıktı. Size gerçekten minnettarım Serkan bey, eşim oradan düşüp kendini yaralayabilirdi. Dediği sırada dışarıdan Mustafa’nın Usta çabuk gel diye bağıran sesini duydular. Hemen aceleyle dışarı çıktıklarında kablo kutusunun yanında bulunan elektrik panosundan kıvılcım çıktığını gördüler. Serkan hızlı bir şekilde elektrik panosunu açıp şalteri indirdi. Pek fazla bir hasar oluşmamış sadece bir elektrik şalterinin bağlantı yerindeki kablolar tutuştuğu için şaltere zarar vermişti. Elektrik panosunun içindeki yedek şalterle yanan şalteri değiştiren Serkan, yanan kabloların yerine de yenilerini takmıştı. Atabey, Serkan’ın yaptığı bu işle kendisini elektrikçi masrafından kurtardığını biliyor, 30’lu yaşlarındaki bu genç adamın bu gün kendisine ikinci kez iyilik yaptığını düşünüyordu.

Cansel hanım, çay ve kuru pasta hazırladığını belirterek eşini, Serkan ve Mustafa’yı mutfağa davet etti. Serkan yapılan ikram karşısında teşekkür ederek bizimle bu kadar ilgilenmeyin, biz alışık değiliz üstelik işimiz gecikir dedi. Atabey, bunun sorun olmayacağını, bu ikramı bir teşekkür olarak görebileceğini söyledi. Atabey, düşünceli bir biçimde etrafı gözleriyle tararken mutfak tavan duvarıyla yan duvarının birleştiği yerdeki açık kabloyu fark ederek bu kabloyu sıvanın altına koyabilir miyiz diye sorduğunda Serkan kabloya daha yakından bakmak için bir sandalye çekerek üstüne çıktı ve ayak parmak uçlarında yükselerek kablonun ne kablosu olduğuna bakmak için kabloya doğru temkinli olarak yaklaştığında Atabey meraktan olsa gerek kabloya doğru bakarak yürürken Serkan’ın bastığı sandalyeye çarptı ve Serkan dengesini kaybederek yere düştü. Başını zemindeki fayansa çarptı. Kafasından sızan kan hemen orada küçük bir gölet oluşturmaya başlamıştı. Mustafa, mutfak tezgahının üzerinde asılı bulunan havluyu kaparak hızlıca ustasının başına bastırmaya başladı. Serkan kendinden geçmiş baygın bir durumdaydı. Telaşlanan Cansel ve Atabey, Mustafa ile birlikte Serkan’ı alarak kargatulumba bir vaziyette hemen Atabey’in arabasının arka koltuğuna yatırdılar ve en yakın hastaneye götürdüler.

Hastanenin acil servisindeki gergin bekleyişin ardından müşahade odasına alınan Serkan’ın kendine gelmesini beklediler. Bu arada Atabey beyin cep telefonu çaldı. Arayan iş yerinden güvenlik müdürüydü. Alışveriş merkezinde meydana gelen kavga olayı nedeniyle acilen oraya gelmesini istiyordu. Atabey bey eşine Serkan’la ilgilenmesini söyleyerek oradan hızlıca ayrıldı. Serkan kendine gelmeye başlamıştı. Cansel cüzdanından çıkardığı bir miktar parayı Mustafa’ya uzatarak kantinden su, meyvesuyu vs. içecek almasını istedi. Mustafa ayrıldıktan kısa bir müddet sonra Serkan kendine gelmiş ve başındaki bandajı kontrol etmeye başlamıştı. Etrafını bulanık olarak görüyordu, başını çarptığını hatırlıyordu ama acısı geçmişti. Etrafı netleşmeye başladığında Cansel’in güzel yüzünün gülümseyerek kendisine dönük olduğunu, gözlerindeki korkudan oluşan ıslaklığın hala geçmemiş olduğunu fark etti. Serkan, Cansel’i gözlemlemeye çalışırken tekrar kendinden geçtiğinde çırağı Mustafa gelmiş elindeki su vs. içecekleri komidinin üstüne koymuştu. Ustasını merak ederek durumunu sordu Cansel’e. Cansel az önce kendindeydi, tekrar bayıldı dedikten sonra Serkan’un haber verilecek bir yakını olup olmadığını sordu. Mustafa, ustasının bekar olduğunu, yalnız yaşadığını, bildiği kadarıyla İstanbul’da bir yakınının olmadığını söyledi. Cansel, eşine telefon ederek önce işyerindeki durumu sordu, eşi işinin bittiğini ve hastaneye gelmek üzere yolda olduğunu söyleyince Serkan’un durumundan eşine hastaneye gelince bahsetmeye karar verdi. Her zaman düşünceli olan Atabey elinde çiçeklerle hastaneye geldiğinde gözleriyle eşini aradı. Müşahade odasının kapısında bekleyen Mustafa’ya eşini sordu. Mustafa, Cansel hanımın az önce burada olduğunu, şu an nerede olduğunu bilmediğini söyledi. Atabey bu kez Serkan’ın sağlık durumu hakkında bir şeyler sordu. Mustafa, ustasının giderek ve hızlıca iyileştiğini az önce ustasının yanından çıkan doktorun söylediğini, akşam saat 19:00 civarında tekrar kontrol ettikten sonra taburcu edebileceğini söylediğini iletti.
Atabey ve Mustafa konuşurlarken yanlarına gelen Cansel eşinin tam arkasında durmuş konuşulanları dinliyordu. Eşinin hiçbir zaman sözünü kesmeyen Cansel, konuşmanın bitmesini bekledi ve konuşmaların bitmesinin hemen ardından Atabey’e seslendi, az gelir misin canım diyerek müşahade odasının yan tarafında bulunan boş hole götürdü. Atabey, Serkan’ın bu akşam taburcu olabileceğini söyledi. Cansel, Serkan’ın bakacak kimsesinin olmadığını Mustafa’dan öğrendiğini, başını çarpmasından dolayı her an gözlem altında tutulmasının iyi olabileceğini söyledi. Atabey eşine göz ucuyla bir baktıktan sonra anladım aşkım, onu bu duruma ben soktum, çaresini de ben bulmalıyım dedikten sonra düşünmeye başladı. Sonra tekrar eşine dönerek eğer bu akşam taburcu edilirse bizim eve götürüp giriş kattaki misafir odasında yatırsak ve zaman zaman ben kontrol etsem nasıl olur diye sordu. Eşinin cevap vermesini beklemeden olur olur dedikten sonra eşinin elini tutarak Mustafa’nın yanına gittiler. Mustafa yeni evliydi ve ailesi ile birlikte kalıyordu. Kalabalık bir aile olmalarından dolayı ustasını kendi evlerinde misafir edemeyeceğini, bu durumda ustasının durumunun ne olacağını sordu. Atabey bey aldığı kararı anlattıktan sonra ertesi sabah Mustafa’nın evlerine gelmesini, hem ustasıyla ilgilenip hem de kalan işleri takip edip edemeyeceğini sordu. Mustafa kendilerinin iyi insanlar olduklarını, ustasına gündüz her zaman bakabileceğini ve geri kalan işlerden anladıklarını yapabileceğini belirtti. Atabey Mustafa’ya gidebileceğini söyledikten sonra müşahade odasının kapısında eşi Cansel ile birlikte gergin bir bekleyişin saniyelerini tüketmeye çalışıyorlardı. Atabey oğlu Furkan’ın okuldan çıkmak üzere olduğunu onu bu telaşta tamamen unuttuklarını söylüyordu ki Cansel, arkadaşı Figen’e Furkan’ı almasını söylediğini, bu akşam alamazlarsa onlarda kalıp kalamayacağını sorduğunu, Figen’in kızının Furkan’la çok iyi anlaştığını ve tabiî ki kalabileceğini söylediğini anlattı. 

Cansel evin giriş katındaki misafir odasını daha önceden hazırlamıştı ama son kez kontrol ettikten sonra Serkan’ı getirebilirsin hayatım diye seslendi. Serkan tüm ısrarlarına rağmen Atabey beyi bu fikrinden vazgeçirememiş kaderine razı bir şekilde Atabey’in omzuna tutunarak odaya doğru ilerliyordu. Cansel odadan çıktı ve giyinmesine yardım etmesi için eşine bir bakış atarak kapıyı kapattı. Atabey eşinin getirdiği kendisinin olan pijama takımını Serkan’ın giymesine yardım etti. Serkan iyi olduğunu ve kendi başına hareket edebileceğini belirtmesine rağmen Atabey bu süre zarfında bir an olsun yanından ayrılmamıştı. Serkan yatağa uzanırken bir bardak su istedi. Atabey tamam der gibi başını salladıktan sonra odadan müsaade isteyerek çıktı. Tekrar geldiğinde Serkan’ın bu halini eşinin görmesini istemediğini fark etti. Çünkü Serkan Atabey’in pijamaları içinde çok atletik görünüyordu. Yaz mevsimi olmasından dolayı sadece ince bir pike vardı ama Serkan bu pikeyi de kenara bırakmıştı. Suyunu içen Serkan teşekkür ettikten sonra okumak için varsa bir kitap alabileceğini belirtti. Cansel sık sık oğlu Furkan’ın nasıl olduğunu sormak için Figen’i aramış her seferinde iyi olduğunu saat 21:00 sıralarında Furkan’ın uyuduğunu, kızının da hala uyuduğu için kısık sesle konuştuğunu söylemişti. Gece yarısı çoktan olmuştu ve Atabey Serkan’ı kontrol ettikten sonra bir istediğinin olmaması üzerine yatak odasına gelmiş oğlunun iyi olduğunu eşinden öğrenmiş ve uyumaya çalışıyordu. Aradan kısa bir büre geçmişti ki aşağıdan bir inleme sesi duyan Cansel, eşini dürterek aşkım Serkan bey inliyor bir bakar mısın dediği halde eşi umursamaz bir şekilde bakarım demişti. Cansel eşinin uyumaya başladıktan sonraki umursamazlığını bildiği için eşini tekrar dürttü ve aynı şeyi söyledi. Atabey yorgun olduğunu söyleyerek eşine sen bakabilir misin diye sordu. Cansel elin adamına ben niye bakacağım ki diye içinden geçirdiği sırada tekrar inleme sesiyle irkildi. Üzerine sabahlığını alarak hızlı adımlarla aşağıya indi. Kapıyı usulca açarak sayıklamakta olan Serkan’ın terlediğini gördü. O an bu yabancı adamın eşinin pijamaları içinde ne kadar seksi olduğunu aklından geçirdi. Düşündükleri Cansel’i utandırmıştı, düşüncelerini aklından çıkarmaya çalışarak komidinin üzerinde bulunan peçeteyle Serkan’ın alnından yüzüne doğru akan terlerini silmeye başladığı sırada Serkan ani bir hareketle uyanarak Cansel’in elini tuttu ve Cansel’i tanımaya çalışırken elinin çok sıktığını fark etti. Elini bir taraftan gevşeterek Cansel’in güzel yüzüne, dolgun pembe dudaklarına bakmamak için yüzünü çevirdi. Cansel duyduğu sesleri anlatarak eşinin uyanmaması üzerine kendisinin geldiğini yutkunarak dile getirmeye çalıştı. Serkan bir bardak su istedi kibarca. Cansel hemen odadan çıkarak mutfağa doğru gitti ve elinde bir bardak suyla tekrar Serkan’ın yattığı odanın kapısını tıklatarak girmek için müsaade istedi. Serkan kapıya doğru baktığında sabahlığının önü açılmış olan Cansel’in içindeki geceliğin şeffaf olan kısmından görünen iç çamaşırına bakmamak için çaba sarf ederken Cansel tekrar içeri girebilir miyim diye sordu. Tabi ki diye cevapladı Serkan. Kendisine gösterdiği ilgiden dolayı teşekkür ettikten sonra Cansel’in bileğini ovduğunu fark etti. Hemen Cansel’den bileği için özür diledi. Cansel önemi olmadığını söyleyerek başka bir isteği olup olmadığını sorup olmadığı cevabını aldıktan sonra müsaade isteyerek odadan çıktı. Yatak odasının bulunduğu ikinci kata çıkmak için merdivenleri basamak basamak çıkarken aklında Serkan’ın sayıklarken bile ne kadar yakışıklı olduğu yer edinmişti.

Aldatan kadının gerekçeleri üzerine ihanet eden kadın hikayesine devam ediyoruz. Her şeyde olduğu gibi evlilikte karşılıklılık esas olmalı. Evliliğin olmazsa olmazlarından olan ve toplumumuzda bir tabu olarak görülen cinsellik tek taraflı yaşandığı sürece diğer taraf bu eksikliği gidermek için en azından düşüncelerinde ihanet etmeye başlayacaktır.
Yatağına uzanıp her zamanki gibi eşine sarıldı. Atabey çoktan uyumuş, Cansel’in sarılması ile yarı uykulu biçimde eşine sarılıp dudağına küçük bir öpücük kondurduktan sonra her zamanki gibi horlamaya başlamıştı bile. Cansel o an eşiyle arasında 13 yıldır devam eden tek taraflı cinsel hayatını düşünmeye başladı. Atabey her canı istediğinde, ki bu genelde haftada bir veya en fazla iki kez oluyordu küçük bir ön sevişmeden sonra cinsel ihtiyacını giderir, Cansel’in istekleri olabileceğini düşünmeden kısa sürede de boşalırdı. Cansel şu ana kadar cinsel arzularıyla ilgili hiç düşünmemişti. Evliliğinin bu kısmıyla ilgili konuşmamayı ve düşünmemeyi tercih etmişti. Figen kocasıyla aralarındaki cinsel hayatın detaylarını anlattığı zamanlarda bile anlatılanlar Cansel’in hiç ilgisini çekmiyor, bazen de iğreniyordu. Çünkü hiç bilmediği, hiç tatmadığı hislerden bahsediyordu Figen. Cansel bu düşünceleri kafasından atmaya uğraşırken uykuya dalmış bütün gece rüyasında Figen’in anlattıklarıyla ilgili Figen’in yerinde kendisini, Figen’in kocası yerinde de Serkan’ı görmüştü. Sabah uyandığında rüyasını hatırladı ve çok utandı. Değil düşünce de rüyasında bile kocasından başka bir erkeği hiç görmemişti. Hiçbir erkeğe o ana kadar ilgi duymamıştı. Eşini uyandırıp işe geç kalacağını söyledikten sonra üstünü değişti. Üzerine rahat bir bluz ve altına kiloş etek giydi. Eteğin boyu dizlerine kadar geliyordu. Odadan çıkmak üzereyken Atabey eşine seslenerek hayatım ben tıraş olup üstümü giyinene kadar Serkan Beye bir bakar mısın dedikten sonra Cansel hızlı adımlarla merdivenleri indi. Gece tekrar inleme olursa diye açık bıraktığı Serkan’ın kapısından içeri baktı. Serkan bey uyuyordu ve pike üstünden yere düşmüştü. Serkan’un bacaklarının arasındaki kabarıklık Cansel’in dikkatini çekmişti. Gözlerini Serkan’ın orasından ayırarak mutfağa geçti ve kahvaltı hazırlamaya başladı. Bir türlü Serkan ile ilgili gördüğü rüya ve Serkan’ın oldukça iri görünen erkeklik organı Cansel’in aklından çıkmıyordu.

Kadını aldatmaya iten nedenlerin ortaya çıktığı bu bölümde, kendisine oldukça farklı bakan erkeğin bakışlarına kayıtsız kalamayan Cansel’in normal hayatına devam etmeye çalışmasını okuyacağız. Mutluluk her an yakınınızda olabilir. Önemli olan mutluluğu fark edebilmek. Evliliğin olmazsa olmazlarından olan ve toplumumuzda bir tabu olarak görülen cinsellik tek taraflı yaşandığı sürece diğer taraf bu eksikliği gidermek için en azından düşüncelerinde ihanet etmeye başlayacaktır.
Serkan yatağından sendeleyerek doğruldu ve baş dönmesinin geçmesini beklerken yatağının başındaki sandalyeye tutundu. Hayal meyal gece Cansel’in odasına geldiğini hatırlıyordu. Üzerinde sabahlık olmasına rağmen Cansel’in çok seksi bir kadın olduğunu, su bırakmak için kapıda beklerken holdeki ışığında yardımıyla iç çamaşırlarına kadar seçilebildiği o anı kafasından atmaya çalışıyordu.
Mustafa gelerek kapının ziline bastı. Serkan elini yüzünü yıkadıktan sonra yavaş hareketlerle odasına doğru giderken günaydın diyen Cansel’in sesini duydu. Sanırım Mustafa geldi, kendini iyi hissediyorsan beraber kahvaltı yapalım dedi. Serkan olur dedikten sonra yine yavaş hareketlerle mutfağa doğru yöneldi. Merdivenlerden inmekte olan Atabey, yüksek sesle günaydın dedikten sonra Mustafa’ya hoş geldin dedi. Eşinin kahvaltının hazır olduğunu söylemesi üzerine hep birlikte mutfağa geçtiler.

Kahvaltı masasında Serkan Cansel’i, Cansel’de Serkan’ı düşünüyordu. Serkan bir an düşünmeyi bıraktı ve kendisini iyi hissettiğini, kalan işleri Mustafa ile birlikte kısa zamanda bitirmeye çalışacaklarını Atabey beyin yüzüne dönerek söyledi. Atabey, işin o kadar önemli olmadığını, yavaş yavaş da yapılabileceğini önemli olanın sağlık olduğunu belirterek elini yanında oturan Serkan’ın omzuna koydu. Çayından son bir yudum aldıktan sonra ben çıkıyorum. Bir isteğiniz olursa Cansel’e söylersiniz dedikten sonra masadan kalktı ve kendisini uğurlamak için kapıya yönelen eşinin elini tutarak mutfaktan çıktı.

Serkan yerinden kalkarak yavaş bir şekilde giriş holüne doğru gitti. Cansel o sırada eşini uğurlamış, masayı toplamak için mutfağa yönelmişti ki holde Serkan ile karşılaştı. Serkan üzerini değişmek istediğini, iş elbiselerinin hala onlarda olup olmadığını sordu. Cansel, hastane dönüşü iş elbiselerini yıkadığını, kurudularsa getireceğini söyleyerek üst kattaki Banyoya çıktı. Serkan Cansel’i, daha doğrusu kıyafetlerini beklemek için misafir odasına geçti. Çok geçmeden Cansel kapıyı çalarak müsaitse girebileceğini söyledi. Serkan girin dedikten sonra göz ucuyla Cansel’e baktı. Daha önce Cansel’i hiç bu kadar inceleme isteği uyanmamıştı içinde. Cansel Serkan’ın kıyafetlerini yatağının üstüne bıraktı ve odadan çıktı. Serkan hızlıca üstünü değiştirdi ve Atabey’in pijamalarını katlayarak yatağın üstüne bıraktı.

Mustafa hadi buraya gel diye seslendi. Mustafa hızlıca ustasının bulunduğu salona geçti. Serkan Salonun en geniş duvarındaki kablo bağlantılarını tekrar kontrol ederken Mustafa, ustasının işaret ettiği elektronik kontrol cihazlarını tek tek ustasına uzatıyordu. Salona gelen Cansel, yerde çömelmiş vaziyette duran Serkan’a bakarak iç geçirdi, beni güzel buluyur mudur acaba? Diye aklından geçirdi. Elindeki tabloyu sıkıca tutarak bir sandalye çekti ve şöminenin üstünde bulunan bölmeye tabloyu yerleştirmeye başladı. Serkan’a dönerek sizce nasıl oldu Serkan Bey diye sordu. Serkan yerinde hafifçe doğrularak bence iyi ama biraz daha sağa doğru döndürürseniz ışıktan o kadar etkilenmez diye düşünüyorum dedi. Cansel teşekkür ederek tabloyu Serkan’ın belirttiği yöne doğru döndürdüğü sırada Serkan’ın bakışlarını üstünde hissetti. Tablonun üst kısmını geriye doğru yaslamak için parmak uçlarında yükseldiğinde açılan eteğinin farkında bile değildi. Cansel’den tarafa bakmakta olan Serkan, Cansel’in eteğinin altından görünen baldırlarına bakıyor, geniş kalçalarını izliyordu. Cansel sandalyeden inip tabloya bir kez daha baktı. Tablonun yerini ve duruşunu beğenmişti. Serkan’a teşekkür ederek salondan çıktı. Mutfaktan Serkan bey yardım eder misiniz? Diyen Cansel’in sesi duyuldu. Serkan işini bırakıp mutfağa doğru giderken Cansel’in dün de düşme tehlikesi atlattığı aklına geldi ve irkildi. Hızlıca mutfağa girdiğinde Cansel elinde duran kavanozları gösterip bunları dolabın en üst rafına koyabilir misiniz? Diye sordu. Serkan merdivene tırmanıp Cansel’den kavanozları isterken başının döndüğünü fark etti. Düşmemek için yavaşca merdivenden indi. Cansel merdivene çıkıp kavanozları isterken Serkan’ın bacaklarına baktığını gördü. Kavanozlardan birini alırken Serkan’ın eli Cansel’in eline değdi. Cansel o an içini kaplayan tuhaf duygunun karnında kelebekler uçurmasını engellemek için merdivene daha sıkı tutundu. Kavanozu düşürmemek için daha fazla dikkat göstermeye çalışırken aynı anda yüzünü kızartan bu durumun ortaya çıkmamasını diliyordu. Normalde hemen önüne koyması gereken kavanozu en üst rafa koymak için parmak uçlarında yükselirken göz ucuyla Serkan’ın kendisine bakıp bakmadığını kontrol etti. Serkan, Cansel’in pürüzsüz ve sütun gibi bacaklarına bakarak baldırlarının beyazlığını incelerken kendini buldu. Kendini güzel kadının bacaklarını incelemekten alıkoyamıyordu. Cansel’in parmak uçlarında yükselmesini fırsat bilerek Cansel’in eteğinin altına doğru eğildiği anda Cansel, ayy diyerek kendini Serkan’ın kollarına bıraktı. O anda iki farklı cinsin dudaklarının birleşmemesi için önlerinde hiçbir engel yoktu. Öyle de oldu. Serkan kendine hakim olamamış ve Cansel’in dolgun dudaklarını öperken içindeki heyecanı bastırmaya çalışıyordu. Cansel ise bu ani gelişen durum karşısında ne yapacağını bilmez bir halde Serkan’ın öpücüğüne karşı koymak yerine karşılık verdiğini fark etti. Tam bu esnada Atabey mutfaktan içeri girdi. 

Eşine yeteri kadar ilgi göstermeyen erkek, eşinin sadece maddi ihtiyaçlarını karşıladığı sürece aldatılmaya mahkumdur. Kadın ne kadar kaderine razı gibi görünse de ihaneti fark ettiğinde intikamı ihanetle olacaktır. İhanet eden kadınların ortak noktaları eşlerinin kendilerine yeterli ilgiyi göstermedikleridir. İhanet eden kadınlar arasında yapılan araştırmalar bu sonucu ortaya çıkarmıştır. 

Atabey gördüğü manzara karşısında irkildi. Atabey’i fark ettiklerinde Cansel ve Serkan öylece kalakaldılar. Atabey eliyle kapıyı göstererek Serkan derhal bu evi terk et diye bağırdı. Serkan, Mustafa’ya seslenerek malzemeleri topla ve dükkana getir dedikten sonra başı önünde, suç işlemiş ve yakalanmış çocuk gibi mahcup bir şekilde açık duran kapıdan çıktı. Cansel ise tüm suçluluk duygusunu bastırmaya çalışarak hızlı adımlarla yatak odasına çıktı. Kendi kendini sorguluyor, böyle bir şeyi yapmasına neden olan geçmişi aklından hızlıca geçirmeye devam ediyordu. Kendini toplamaya çalıştığı bir anda oğlu Furkan aklına geldi. Figen’i arayarak oğlunu sorduktan sonra müsaitse yanına gelmek istediğini iletti. Evet cevabını aldığında hemen ve hızlıca kıyafetlerini değiştirip Figen’in evine gitmek için evden çıkmaya hazırlandı. Bir yandan Atabey ile karşılaşmamak için dua ediyor, diğer yanda Serkan’ı düşünüyordu. Figen kapıyı açtığında bir şeyler olduğunu anlamış, Cansel’in ağladığı belli olan gözlerinden bir cevaplar bulmaya çalışmıştı. Cansel başına gelenler ile ilgili bir şey söylemeden hemen mutfağa geçtiler. Figen neyin var canım diye sordu. Cansel, Atabey ile kavga ettiklerini söyleyerek şu an konuşmak istemediğini belirtti. Figen müsaade isteyerek mutfaktan çıktı. Banyoya giderek Atabey’i cep telefonundan arayıp Cansel’in kendisinde olduğunu, neden kavga ettiklerini sordu. Atabey cevap vermedi. Sadece ben geliyorum oraya. Ben gelene kadar ne olursa olsun çıkmasına izin verme dedikten sonra Figen lafını keserek bizden haberi yok değil mi diye sordu. Atabey, bu saatten sonra olsa ne olur olmasa ne olur, kapat telefonu dedikten sonra telefonu kapattı. Figen banyodan çıkmak için kapıyı açtığında karşısında Cansel’i gördü ve çok utandı. Cansel ağladığı için yüzünü yıkamak için banyoya geldiğini ancak konuşmaları duyduğunu söyledi. Cansel, Figen ile kocası Atabey arasında bir şeyler olduğunu Figen’lere yemeğe geldiklerinde eşinin Figen’in poposuna dokunmaya çalışırken görmüş, Figen de Atabey’e sürekli işve yapmıştı. O geceden sonra Figen ile her konuşmalarında Figen eşinin cinsel hayatları ile ilgili olarak tek taraflı davrandığından yakınan söylemlerde bulunuyordu. Cansel ise kendi ilişkisinden hiç bahsetmiyor, aynı durumun kendi başında olduğunu hissettirmemeye çalışıyordu. Kadınların hisleri çok kuvvetlidir. Cansel’in de öyleydi. Atabey’in sadece Figen’le değil değişik kadınlarla kendisini aldattığını hissedebiliyordu. Ama evinin yakınlarında gidebileceği başka bir arkadaşı yoktu. Sırf bu nedenle Figen’le arkadaşlığına devam ediyor, tüm hislerine rağmen Figen’le görüşmeye devam ediyordu. Aradan çok zaman geçmeden Atabey gelmişti. Figen’den müsaade isteyerek mutfaktan çıkmasını sağlamış, konuşmak istediğini, evlerine gitmeleri gerektiğini Cansel’e sert sözlerle ifade ediyordu. Cansel konuşmuyor, gözlerini Atabey’ten kaçırıyordu. Atabey, Cansel’in sağ kolunu tutarak hadi eve gidiyoruz. Beni bazı şeylere mecbur etme! Yürü hadi, ne yapacaksak kendi evimizde karar verelim diyerek Cansel’in kolunu biraz daha sıktı ve birlikte evlerine gittiler. Atabey, arabayı park ederken Cansel hızlıca eve girdi ve direkt olarak yatak odasına çıktı. Atabey koşarak peşinden geldi ve Cansel’i dövmeye başladı. Bana bunu nasıl yaparsın? Senin hiç gururun yok mu? Kocaman çocuğun var, onu da mı hiç düşünmedin? Diye soruların arasında Cansel’in kaba yerlerine vurmaya devam ediyor, Cansel ise hiç sesini çıkarmadan sadece ağlıyordu. Atabey yorulmuş vaziyette nefes nefese yatağın köşesine oturdu, dönüp Cansel’e bir daha baktı. Biraz nefeslendikten sonra Cansel’in üstüne atlayarak Cansel’in üzerindeki tüm kıyafetleri parçalamaya başladı. İç çamaşırlarını da yırttıktan sonra Cansel’i öpmeye, bir taraftan da benim kadar iyi öpüyor mu demeye başladı. Cansel, Atabey’in başını itmeye çalışıyor, dudaklarındaki Atabey’i üstünden uzaklaştırmaya çabalıyordu. Atabey, Cansel’in kollarından tutarak yatağa yapıştırdı. Cansel’in önce boynunu öptü, sonra kendi bacaklarıyla Cansel’in bacaklarını araladı ve Cansel’in üstüne abandı. İşini bitirdikten sonra yataktan kalktı ve banyoya girdi. Cansel tüm bu olanlar sırasında sadece Serkan’ı ve oğlu Furkan’ı düşünüyordu. Atabey’in cebinden cep telefonunu alarak Serkan’ın telefon numarasını kendi cep telefonuna yazdı ve hızlıca giyinerek evden çıktı.

Serkan’ arayıp kendisiyle buluşmak istediğini söyleyip Serkan’ın ev adresini aldıktan sonra köşeden taksiye bindi ve adresi söyledi. Taksi hareket ettikten sonra eşinin ihaneti ve kendisinin eşine ihanet etme isteğini sorguladı beyninde. Serkan bu ihanet zincirinde harcanır mıydı diye sordu kendine. Serkan’ın hiçbir günahı yoktu. Serkan’ı baştan çıkarmak için tüm o şeyleri kendisi planlamıştı. Şimdi ise Serkan’dan başka sığınacak bir yeri yoktu. Serkan’ın evinin önüne geldiklerinde taksici dönerek abla burası dedi. Cansel taksiciye ücretini uzattı ve Serkan’ın ismi yazan zile bastı. Serkan, 5 katlı apartmanın 4. Katında oturuyordu. Serkan dairesinin kapısını açmış, gelecek güzel kadını bekliyordu. Asansörün kapısı açıldığında Cansel’in elini tutarak hızlıca dairesinin içine girdiler. Daire kapısını kapatıp hemen arkasında Serkan, Cansel’i duvara dayadı ve şehvetle öpüşmeye başladılar. Cansel bir an duraksadı ve içinden her şeyi söylemek geçti. Kendini tuttu ve Serkan’ı daha istekli bir biçimde öptü. Yatak odasına geçtiklerinde iki aşık çoktan birbirlerinin olmuşlardı. 

İhanet, her iki tarafı da pençesine almışken yaşanan duyguların bir anlamı yoktu. Cansel, ihanet duygularının ve zevk hislerinin zirve yaptığı anlarda Serkan’la geleceğini düşünmeden hareket ediyordu. Onun için sadece şu anın önemi vardı. Her ne kadar ihanet eden kadın olarak algılanacak olsa da onun için bir önemi kalmamıştı.

Cansel zevk cennetinde güneşlenmeye başlamıştı. Hayatında ilk kez cinsel arzuların, isteklerin ve hislerin neler olduğunu öğreniyor gibiydi. Atabey ona her zaman bir seks objesi gibi davranmış, onun istekleri olabileceği gerçeğiyle hiç yüzleşmemişti. Serkan Cansel’i öpmeyi bırakıp usulca kıyafetlerini üzerinden çıkarmaya başladığında Cansel, içini kaplayan ürpertiden tüylerinin dikleştiğini hissedebiliyordu. Serkan Cansel’i yatağına boylu boyuna uzatıp iç çamaşırlarının üzerinden Cansel’in göğsünü, karnını, göbeğini ve kasıklarını eliyle bastırıyor, sanki bir şey arıyormuş gibi davranıyordu. Ellerinin yerini bir müddet sonra dudakları aldığında Cansel sütyenini çıkartmasına yardımcı olmak için hafifçe dirseklerinin üzerinde yükseldi ve sırtını havaya kaldırdı. Serkan o kadar yavaş hareket ediyordu ki dudaklarının değdiği her yeri alevler kaplıyordu. Cansel kendini tamamen Serkan’ın becerikli ellerine ve dudaklarına bırakmış bacak arasının ilk kez ıslandığının farkına varmıştı. Serkan birden onu havaya kaldırdı ve kucağına oturttu. Bir taraftan dudaklarıyla kulak memesinin altını öpüyor, diğer taraftan elleriyle kalçalarını avuçluyordu. Seni istiyorum Cansel diye mırıldandı Serkan. Cansel o anda ilk kez zirveye tırmanmanın ve zirvedeki güzelliğin ne olduğunu anladı. Ayaklarını Serkan’ın beline doladı. Sevgi sözcükleri, arzu mırıldanmaları arasında kulağındaki tatlı sesleri ayırt etmeye çalışırken tekrar zirve tırmanışının başladığını hissetti. Bedeni bulutların üzerinde tekrar tekrar gezmeye başlamış her seferinde biraz daha yukarı tırmanmış, ikinci kez zirveyi tattığında elleri titremeye başlamıştı. Serkan ise Cansel’in zevk mırıltıları arasında ona sahip olabilmek için hareketlerini hızlandırmış, yavaşça erkeklik organını Cansel’in bacaklarının arasına bastırmaya başlamıştı. Cansel Serkan’u içinde hissettiğinde tarif edemediği hislerin güzelliğinde kaybolmak üzereydi. Yataktaki çarşafı elleriyle sımsıkı tutmaya çalışıyor, ağzından hıçkırıklar çıkmasını engellemeye çalışıyordu. Tüm bedenini teslim etmek istercesine Serkan’a sarıldı. Her seferinde daha içeriye girmesine yardım etmek için bacaklarını var gücüyle açtı. Her ikisi de nefes nefese kalana kadar bu böyle devam etti. Serkan kasılmaya başladığında Cansel üçüncü kez zirvede geziniyordu. Nefesleri düzelene kadar birbirlerine sarıldılar ve uyuya kaldılar.

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

yeni seks hikayeleri yeni seks hikayeleri
yeni seks hikayeleri mobil seks hikayeleri